Yabancı dil eğitiminde anne babaların en çok sorduğu soruların başında “Çocuğum yabancı dil öğrenmeye ne zaman başlamalı?” sorusu geliyor. Her ne kadar “Eyvah, çok mu geç kaldık!”, “Ya anadili gibi konuşamazsa?”, “Türkçe ile birlikte aynı anda ikinci bir dil öğretseydik keşke” gibi endişeler hakim olsa da; bilimsel çalışmalar bu endişelerin gereksiz olduğuna dikkat çekiyor.
Hayatın farklı dönemlerinde dil öğrenmenin farklı avantajları var. Bebekken kulaklarımız seslere karşı daha duyarlıdır. 1-3 yaş arası çocuklar farklı aksanları hızlıca öğrenip taklit ederler. Yetişkinlerin ise konsantre olma süreleri daha uzun olduğu gibi, okuma yazma gibi becerilere sahip olmak sadece yabancı dilde değil anadilimizde de kelime haznesini sürekli genişletme olanağı verir.
Yapılan araştırmalar, çocukların her yaşta dil öğrenilebileceğini, erken yaşlardaki çocukların yabancı dili çok daha çabuk ve verimli öğrenmeye yatkın olduklarını, ancak anadilini öğrenirken ikinci bir dili öğrenmeye zorlamak yerine, öğrenme ve tekrar etme kapasitesinin çok yüksek olduğu 6-12 yaşlar arasında verilen yabancı dil eğitiminin çok daha verimli olacağını destekliyor. Bebek yaştaki çocukların algılarının çok daha iyi olduğu ve telaffuz konusunda avantajlı oldukları bir gerçek, ancak önce kendi ana dilini öğrenen, artık basit cümleler kurabilen ve biraz özgüven kazandıktan sonra ve anlama/sorgulama yeteneğini geliştiren ve mantık yürütmeye başlayan çocuklar gramer bilgisini çok daha hızlı ve verimli olarak öğreniyorlar.
Edinburg Üniversitesi İkidillilik Merkezi’nde yapılan bir araştırmaya göre yaşla birlikte her şey kötüye gitmiyor. Dil her yaşta öğrenilebiliyor. Konsantrasyon, hafıza ve bilişsel kontrol becerileri çocuklarda yaş ilerledikçe geliştiği için ilerleyen yaşlarda öğrenme becerisi artabiliyor.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nün (MIT) internet üzerinden 670 bin kişi ile yaptığı bir ankette, bir İngiliz gibi İngilizce gramer bilgisine sahip olmak için İngilizce öğrenimine 10 yaş civarında başlamanın en iyi sonuç verdiği ve daha ileri yaşlarda bu becerinin azaldığı gözlemleniyor. Bununla birlikte, kendi anadilimizin dil bilgisi kurallarını ancak 30 yaş civarında tümüyle öğrenmiş oluyoruz ve orta yaşa kadar anadilimizde her gün yeni bir kelime öğrendiğimiz görülüyor.
İsrail’de yapılan bir araştırmada ise farklı yaş gruplarındaki çocukların, yapay bir dil kuralını anlama ve bunu laboratuvar ortamında yeni kelimelere uygulama bakımından farklı performans gösterdiklerini gözlüyorlar. Buna göre çocuklar, ilerleyen yaşlarda yabancı dili daha hızlı ve verimli olarak öğreniyor.
Tüm bebekler dünyaya birer dil uzmanı olarak geliyorlar, ilk yaşlarında, etraftan duydukları sesleri taklit etmeye ve bir şeyler mırıldanmaya başlıyorlar. “Örtülü Öğrenme” denilen bu dönemde bebekler yabancı dili konuşan kişiyi taklit ederek ve bilinçsizce öğreniyorlar ama bu öğrenme tarzı o dili konuşan kişi ile çok uzun zaman geçirmeyi gerektiriyor. Çocukluk yaşlarında yabancı dil öğrenmeye başlayan bir çocuk ise daha kolay, kalıcı ve doğal bir şekilde ve zevk alarak öğreniyor, bu sayede de dilin gramer ve telaffuzuna hakim olması o kadar kolaylaşıyor. Sonuç olarak ikinci bir dili öğrenme konusunda yaş sınırı olmamakla birlikte, 7 yaşındaki çocuk daha hızlı ve verimli bir şekilde öğrenirken, 70 yaşındaki bir yetişkin de ikinci bir dili öğrenebiliyor, yeter ki istesin, azimle çalışsın ve unutmamak için tekrar edebilsin.