Yabancı dil öğrenmek imkansız ve korkunç değildir

Yabancı bir dili öğrenmek önce gereksinim ve ilgi ile başlar. Bazen iş hayatının getirdiği bazen ise hiçbir zaman “dur” diyemediğimiz merakımız bu sürece “start” verir. Korku ise bu sürecin baltalayıcısı ve yavaşlatıcısıdır. Kişinin cesaretini toplayıp dil öğrenimine başlaması zaman alabilir. Çünkü yeni olan her şey biraz korkunç biraz iticidir. Fakat cesaretimizi toplayarak ilk adımı atmak; bize dil öğrenme sürecinde çok büyük bir adım, kendimize yaptığımız bir yatırım olarak geri dönecektir.  Şu bilinmelidir ki öğrenmenin yaşı yoktur ve asla geç sayılmaz.

“Well begun is half done” yani “Başlamak bitirmenin yarısıdır.” dedik ve başladık diyelim. Önce elimizde neler var ona bakmalıyız. Aslında yıllardır biriktirdiğimiz fakat bilinçsizce öğrendiğimiz bir çanta dolusu kelimeyi önümüze koyarak başlayabiliriz. Tv, Disco, Cinema, vs.

Öğrencilerimin benden çokça duyduğu ; Some things are kismet .. J  “kismet”  kelimesi nin de Türkçesi kısmettir.  Yani bildiğimizi bilmediğimiz o kadar çok kelime var ki…

Bu ve buna benzer yaklaşık  1000 kelime var İngilizce ve Türkçe arasında. İlk dersimizde Avrupa dil portfolyosunu açıklarken baktığımız ilk kısımda “Siz zaten bunları biliyorsunuz!” bölümündeki  800 kelime gibi. Bilimsel bazı araştırmaların söylediğine göre bir dil 800 – 1000 kelime ile konuşulabilir.  En çok kullanılan ilk 1000 kelimeyi öğrenen bir insan, günlük konuşmaların % 84.3’ünü, hikaye ve romanların % 82.3’ünü, gazete yazılarının % 75.6’sını ve akademik metinlerin % 73.5’ini kolayca anlayabiliyor.”  Melik Duyar, 1994 yılında Londra’da yapılan Dünya Hafıza Şampiyonası’nda “Fotografik Hafıza” dalında dünya rekoru kırarak altın madalya kazanmış ve bu konuda “Dünya Hafıza Şampiyonu” olmuştur.

Öğrenme sürecinde ise etkili bir çalışma sistemi benimsenmeli ve İngilizce hayatımıza entegre edilmelidir.  Amaç çok çalışıp, sürekli ezber yapmak değil; aksine , yeteri kadar ve etkili çalışarak uygulamaya geçebilmektir. Bunun içinde yapmamız gerekenler yeni öğrenilenleri belirli aralıklarla en az 3 defa tekrar etmek ve öğrendiğimiz konuları birleştirerek üretmek. Sadece okuyup izleyip dinleyerek yani girdilerle dil öğrenilmez, üreterek yani yazarak, konuşarak, diyaloglar yaparak ve deneyerek  bu süreç tamamlanabilir. Kitap okumak, yada kitaplardan sürekli dilbilgisi çözmenin faydası yadsınamaz ama işin özü uygulamada çekinmeden, yanlış yapma korkusu yenerek denemektir. Dilde yanlış yapmak o kadar normaldir ki kendi dilimizi bile yeterince doğru konuşamadığımızı düşünürsek ne demek istediğim anlaşılmıştır umarım.

Kısaca demek isteğim, dil korkulmaması gereken bir süreçtir ve herkes dil öğrenebilir. Ön yargılarımızı kenara bırakarak bu işin üstesinden gelebiliriz. Hatta bir dili öğrendikten sonra ikinci yabancı dili öğrenmenin ne kadar kolaylaştığını tecrübe ettiğimden ve bu konuda yaptığım araştırmalardan da gördüğüm kadarıyla yabancı dil öğrenmek imkansız ve korkunç değildir.

Enver YİĞİT